DOMUZ AVI VE İNCELİKLERİ

Domuz , keskin duyulara sahip bir av hayvanı ve kuşkusuz avı en zor olan türlerden biridir. Diğer memeli av hayvanları gibi ürkek olmamasına rağmen çok dikkatli hareket ederler. 
Ancak görüş keskinliği ile ilgili tek gerçek doğal ortamında bulunan 3 boyutlu değişiklikleri fark edebilmesi ve görüş alanındaki hareketi ve parlamaları çok net algılayabilmesidir. Renk farklarına tepki göstermezler. 
Kısacası av sırasında tepeden tırnağa kamuflaj yada palyaço kıyafeti giymiş olmanız hareketlerinize dikkat ettiğiniz , ses çıkarmadığınız ve üzerinde ışık yansıtan bir materyal olmadığı sürece sorun olmayacaktır. Ancak tercihen hareket ederken fazla hışırdamayan kıyafetlerin tercih edilmesi yerinde olacaktır. Zira domuzun kulağı kumaşın birbirine sürtmesi ile oluşacak sesi çok uzaktan dahi duyabilecek kadar keskindir. 

Örneğin ; sürek avında domuzu gördünüz ve üzerinize doğru geliyor ... Arkanız boşluksa bir tepe kenarında iseniz biraz geri çekilerek tepe hattında görüşünüzü ufaltırsanız sizi farketmeyecektir ancak tepe hattında durmanız halinde domuz bunu farkeder ve değişiklikten dolayı daha şüpheci davranmaya başlar. Aynı şekilde domuz size doğru ve ya paralel hareket halinde ise yer değiştirmeniz gerekiyor. ( Eğer sizi beke bırakırlarken belirtildi ise . Aksi taktirde beklenmeyen kazalar söz konusu olabilir. ) Domuz hareket ettiği sürece siz de mümkün olduğunca sessiz olmak kaydı ile hareket edebilirsiniz . Yürürken çıkardığı ses sizin sesinizi saklayacaktır. 

Bunlar dışında özellikle dikkat edilmesi gereken şeylerden biri de kokudur. Av giysilerinizin özellikle parfüm, ( bu , deterjan içindeki katkılar da olabilir) nikotin , alkol gibi kokuları taşımamasına özen göstermek gerekmektedir. 

Amerikalılar ozellikle büyük avlar için 
1)Kıyafetlerin doğal malzemelerle yıkanmasını 
2)Diğer giysilerden ayrı olarak hava almayan bir çanta ve ya poşette av yaptığınız ortamdaki bitkilerle ( ağaç dalları ve yapraklar gibi ) saklanmasını 
3) Av giysileri ile seyahat etmek yerine avlaklarda giyilmesini tavsiye etmektedirler. 
Bu tavsiyeler kısmen de olsa sürek avları için geçerli olabilir. Ancak , gece beklerinde ise gerçekten geçerli tavsiyelerdir. Bu konuda ayrıca gece beki kısmında bilgiler vereceğiz. 

Gece Beki 

Gece Bekleri....Gece Beki gece yapılır gibi stand up vari bir giriş yapmak geçti içimden açıkçası... Ama ülkemizde yalnızca domuz avı için geçerli olan bu av şekli, domuz avının hiç kuşkusuz en meşakkatli , en sabır isteyen yöntemlerinden biridir. Sanırım bu yönü ile de biraz saygıyı hak ediyor .. Aslında bek avı domuzun hareket anında olduğu her an yapılabilir... Akşamları gün kavuşmasına yakın başlayıp güneş bir iki boy yükselene kadar devam edebilir.... 

Gece bekinde nelere dikkat edilmelidir ? 

1) Doğru yerin belirlenmesi : domuz güneş battığı andan itibaren yatağından(!) kalkarak, bir gecede yaklaşık 20-30 km alanı dolaşarak bütün gece yayılıma çıkar... Genelde rahatsız edilmediği sürece aynı alanları yatak olarak kullanır ve hava koşullarına göre belirli zamanlarda yatak değiştirir. Genelde dinlenmek amacı ile rahatsız edilmeyeceği rüzgardan korunan ve sabah güneşini gören sıklıkları tercih eder. Bu alanlara giriş çıkışlar içinde kullandığı birden fazla patikası vardır. Gece bekleri için bu giriş çıkış patikalarını bulmak , ormandan çıkış noktaları ve tarla girişlerinde beklemek gece bekinde avı duyma ve görme şansınızı arttıracaktır. Vurma demiyorum daha doğrusu diyemiyorum çünkü gece bekinde domuzun beklediğimiz yere gelmesi illâ vurabileceğimiz anlamına gelmez. İz keserek kullandığı yolları bulmak tarla giriş çıkışlarını bulmak ancak şansımızı arttıracaktır. Gece bekinde garanti diye birşey yoktur. Hayvan burnunuzun dibine kadar gelebilir ve tüfek atamayabilirsiniz. 

İz keserken dikkat edilmesi gereken bir kaç nokta 

1) Domuz izi , keçi izine çok benzer , çok kolay da karıştırılır. Azılı izleri hariç aradaki farkı ancak tecrübe ile ayırmak mümkündür. Bilen birilerinden bu konuda yardım istemek en doğrusudur. Tabi muzip biri olmaması kaydı ile .... Keçi izini ( izin etrafında bol miktarda göreceğinize emin olabilirsiniz ) keçi dışkıları ile de belirleyip ayrımlamak mümkündür. Azılı , yani erkek domuzlarının arka ayaklarında bulunan mahmuzları çok kolay belli olur ve diğerlerinden ayırt edilebilir. 

2) İz keserken , özellikle güneş ışığının sert ve dik açılı olmadığı saatlerde yapmak , yaz sıcağında kurumuş beton gibi zeminde oluşmuş olan izleri gölgeler yardımı ile daha kolay ayırt etmenizi sağlayacaktır. 

3) Renk farklılıkları özellikle , sabah yapılan iz kesimlerinde yangın yolu ve yol-tarla kenarlarında yerinden oynamış taşlar, kaymış bir miktar toprak , domuzun giriş çıkış noktalarını belirlemenize yardımcı olacaktır. Yeni oluşmuş izler , henüz güneş görmediğinden çevresinden daha koyu renkli olacağından daha kolay ayırt edilebilir.... 

4) Renk farkı , izin aynı zamanda eski ya da yeni olmasını da belirlemektedir. Eski izler nispeten çevre koşullarının da etkisi ile silikleşir , sınırları yuvarlaklaşır. Üzerlerinde daha fazla çer çöp, ot bulunur. Yeni izler daha nettir ve çok az da olsa renk farkları vardır. Eğer bulduğunuz izler eski ise orada beklemeniz size şans eseri bir domuzun aynı yolu kullanması halinde bir işe yarayacaktır. Bulduğunuz yeri arada bir kontrol edin. Domuzun aynı yolu tekrar kullanması olası bir durumdur. 

Oturulacak yerin belirlenmesi.... 

Gece bekinde oturulacak yerin belirlenmesi iz kesmenin yani domuzun geliş tarafının belirlenmesinin yanı sıra çevre koşulları ve rüzgarın durumu ile de bağlantısı vardır. 

Domuz kendi çevresinde etçillerden sonra kuşkusuz en korkulan hayvanlardan biridir. Öyle ki bir azılının homurtusu bütün dağ sakini hayvanların paniklemesine neden olabilir. Ancak domuzun bu baş edilmez korkulması gereken , efe nâmı davranışlarına hiç bir şekilde yansımaz , aksine zifiri gece karanlığında ormandan çıkıp açık alanda dolaşmayı , yanılmayı sevmez... Bunu yaparken çok temkinli davranır. Açıklığa girmeden önce havayı koklar , dinler ve yabancı koku veya potansiyel bir tehlike araştırır. Domuzun gözü aslında burnu ve kulaklarıdır. Gece karanlığında gündüz hareket ettiği kadar rahattır. Açık alana çıktığında özellikle gölgeleri kullanmak gibi bir eğilimi vardır. 

1 ) Çevre koşulları.... Beklenen yerdeki bitki yapısına göre bölgeyi en rahat görebileceğiniz yeri seçmek gerekir. Örneğin ; sıralı dikilmiş ağaçlar , belirli bir paralelde tarlayı kesiyorsa , domuz bu ağaç dizisini takip edeceğinden ve ağaçların gölge kısımlarında , birinden diğerine çevik adımlarla geçerek yemleneceğine emin olabilirsiniz. Eğer bu dizilere dik oturursanız ; domuzu görme ihtimaliniz , ancak diziden diziye geçerken görme şansınız olabilir ki , o da önünde beklediğiniz diziden geçmesi halinde.... Burada yapılması gereken , ağaç dizilerine paralel oturmaktır. Tarlanın kenarına ya da içine oturmak , sizin bulduğunuz izlere ve domuzun tarlanın hangi kısmına yayılım gösterdiğine bağlı olacaktır. 

2 ) Rüzgar .... domuzun burnu ve kulakları gözüdür demiştik... Rüzgar da görmesinde en büyük yardımcısıdır. Oturacağınız yeri seçerken rüzgarın özellikle karşınızdan gelmesine dikkat etmelisiniz.. En azından üzerinizden domuzun tarla girişleri yönüne doğru olmayacak şekilde ayarlanmalıdır. Eğer böyle bir lüks yoksa rüzgardan korunan bir yer seçmeli ve kokunuzun taşınması minimuma indirilmelidir. Etraftan toplanarak önünüze yığacağınız çalılardan yapacağınız bir küme de kokunuzun direk ormana taşınmasını bir nebze engeller. Ancak deneyimler domuzun taze kırılmış veya kesilmiş dal kokusundan huzursuz olduğu ve daha temkinli hareket etmesine neden olduğunu göstermektedir. 

3 ) Ses.... kırsal kesimde ( şehir gürültüsünden uzak yerlerde özellikle ) gece ses duyma kapasitesi yükselir. Başka bir deyişle gece ses büyür. Kulağımız , gündüz hiç farketmediğimiz sesleri algılamaya başlar. Bunun nedenlerinden biri de görüş gücümüzün azalması ve beynin duyma algısını yükseltmesidir. Aynı zamanda koku algılamamız da gelişir. Bunun doğal sonucu olarak en küçük çıtırtının dahi olduğundan fazla ses çıkarması yanılsamasını getirir. ( Küçük bir kirpiyi domuz sanabilirsiniz . ) Bu noktada ses nereden ne şiddette gelirse gelsin boş bulunmamak asıl dikkat edilmemesi gereken durumdur. İrkilmeyi minimum' a indirmek (ki tepki vermemek zordur. ) gerekmektedir. İrkilme ne kadar az olursa sizin çıkaracağınız ses de o kadar az olacaktır. Sesin arkanızdan geldiğini farzedelim. Eee , domuz bu , ne yapacağı belli olmaz . Komşu tarlaya iner , arkanızdan gelir beklediğiniz tarlaya.... Dönmeniz gerekli mi ? aslında değil , eğer domuz direkt üstünüze doğru yürümüyorsa rüzgarın durumu da müsait ve ya domuz 2 bekin arasından çıkmayacaksa... Sonuç olarak önünüzdeki tarlaya girecek ve yayılım yapacak ve görüş alanınıza girecektir. ( ÖNEMLİ NOT: EĞER BİR TARLADA BİRDEN FAZLA KİŞİ OTURUYORSA ÖZELLİKLE ATIŞ ALANLARININ ÖNCEDEN KARARLAŞTIRILMASI VE NE OLURSA OLSUN BU KARARLARA UYGUN DAVRANILMASI GEREKMEKTEDİR. AKSİ TAKTİRDE İSTENMEYEN KAZALAR OLMASI KAÇINILMAZDIR. KUŞ AVINDA YİYECEĞİNİZ 4 NUMARA SAÇMA SİZİ ÖLDÜRMEYEBİLİR AMA TEK BİR ŞEVROTİN TANESİ 9mm TABANCA KURSUNUNDAN DAHA ÖLDÜRÜCÜ OLABİLİR.) 

Dönülmesi gerektiğinde yapılması gereken , domuzun hareket anında olduğu zamanı beklemektir. Domuzun kendi çıkardığı ses , sizin gürültünüzü bir nebze olsun perdeleyecektir. 

Saygılar - Alıntıdır


SÜREK AVI 

Hepimiz biliriz ki sürek avı , grup avıdır. Bu da koordinasyon ve uyum gerektirir. 

1) Sürek avında beklerin dizilmesi sırasında mutlaka sessiz olunmalıdır. Dağıtım sırasında sigara içmek ya da gürültü yapmak avınızı bozmaktan başka bir işe yaramaz. Hem kendi hem başkalarının zahmetlerini boşa çıkarmış olursunuz. 

2) Özellikle avcıları yerleştiren kaptan belirtilmediği sürece , sürek avında kafanıza göre yer değiştirilmez. Sağınızda solunuzda olanı bilmek , kimin nerede olduğunu bilmek , posta kurulurken sizden önce kalan avcıyı sonra kalan avcıyı görmek, nerede olduğunu bilmek bir zorunluluktur. Kaptan tarafından aksi belirtilmediği sürece bırakıldığınız yeri de terk etmemek gerekir. Sizi sol arkasında sanan bir başka arkadaşınız yürüyüp önüne geldiğinizi bilemez. Siz canınızdan olursunuz , o ise hata sizde olmasına rağmen ömür boyu vicdan azabı ile dünyada kalır. 

3) Kaptanın talimatları , kesin uyulması gereken kanun olarak kabul edilmeli ve uyarıları göz ardı edilmemelidir. Çünkü avı kuran odur ve size özellikle belirttiği şeyin mutlaka bir nedeni vardır. Örneğin ; size şuradan öteye tüfek atma dedi ise bunu o hizada ileri bırakacağı bir avcı olduğu için ya da o tarafta görüşünüz içerisinde olmayan ama atacağınız kurşunun gidebileceği ev-ağıl türü bir şey olabileceği içindir. 

4) Hiç bir şekilde hiç bir avda içki içilmemesi , ava içkili olarak katılmaması ve silah kullanılmaması gerekmektedir. İçki dikkat dağıttığı gibi umulmadık kazalara neden olabilir. ( Ayrıca kokusu da av şansınızı azaltacaktır . ) 

5) Domuz avında , ne giyilir ? Ne giyerseniz giyin , bu durum , hareket etmediğiniz sürece domuzun sizi görmesi gibi bir sorun teşkil etmez , ancak özellikle domuz avı gibi ormanlık sıklık arazilerdeki avlarda , mutlaka blaze (turuncu ) bir şapka ve ya yelek giymek yeri gelir hayatınızı kurtarır. Özellikle domuz avlarında yüksek menzilli yivli tüfeklerin kullanılabildiğini düşündüğümüzde tamamen kamuflaj giyinmiş bir avcının 150 metre mesafede bitki örtüsü içinde kaybolacağını ve görülmeyeceğini unutmamak gerekir. Oysa blaze bir şapka ile 300-400 metreden fark edilirsiniz. 

6) Sürek başlamış , köpekler domuzu katmış önüne üstünüze doğru geliyor. Domuz üzerinize gelirken döndü , bir sonraki bekin üzerine gitmeye başladı. Artık o domuz sizin değil , onun avıdır. Başkasının üzerine doğru giden domuza , tüfek atılmaz. Eğer aranızdan geçiyorsa kime daha yakınsa o tüfek atmalıdır. Eğer bir alay söz konusu ise ormandan çıkmadan tüfek atılması alayın dağılmasını sağlar ve birden fazla avcıya şans tanır. 

7) Sürek avlarında sabır , dikkat ve sessizlik en önemli öğelerden biridir. Köpekler bir domuzu kovalarken bir başka domuz sessiz sedasız dibinize kadar gelir ve hiç beklemediğiniz anda karşınıza dikilebilir hatta sürek bittikten sonra bile... 

Domuz süreğinde başka , eğer önceden belirtilmedi ise başka ava tüfek atılmaz.... Kurt genelde bu durumun dışında tutulmaktadır. Ancak Yurdumuzdaki kurt popülasyonunu da düşünürsek bu doğa harikası hayvanı vurmak , sizin vicdanınıza kalmış bir şeydir. 

9) Silah taşıma ve kullanma kuralları , uyulması gereken bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu taşımayan ya da farkında olmayan avcılarla ava gitmeyiniz. 

10) Tüfeğinize , daima dolu olduğu fikri ile yaklaşınız. Kimsenin silahını iznini almadan ve boş olduğu söylense bile kontrol etmeden kurcalamayın. Av kazalarının çoğu kazara patlayan silahlarla olmaktadır. 

11) Silahla şaka olmaz. Boş bile olsa asla hiç kimseye silah doğrultmayınız. 



Domuz Sezonuna Başlarken.....Genellemeler 

Aslında bu konu sürek avında dikkat edilmesi gerekenler kısmında da anlatılabilirdi. Ancak farklı olarak ele almak daha iyi olacak. 

Domuz sezonu başlarken , öncelikle silah bakımından söz etmek istiyorum biraz. Eminim birçok dostumuz silahlarını temizleyip yağladı ve dolabına kaldırdı. Ya da benim gibi elinin altında tutup bütün yaz gidemediği avları düşünüp , hayal kurdu... 

Şimdi ise bir silip , avlara katılmaya hazırlanıyor. Domuz avı özellikle bu sezonda tüfeğin aşırı toz yiyeceği avlardan biridir. Açık traktör römorkunda o toz bulutunun altında kalan dostlar ne demek istediğimi anlamıştır mutlaka.. Eğer tüfeğiniz yağlı kalırsa o toz bulutunun içerisinden geçerken yağa yapışan toz yüzünden tüfeğin yağlı kısımları çamur kaplanacaktır. Bu durum , ileride mekanizmanın atıştan sonra tutukluk yapmasından tutun , aşırı aşınmaya kadar birçok duruma sebebiyet verebileceği için tavsiyem ; silahın kuru bir bezle iyice silindikten sonra av yerine gidene kadar kılıfında tutulması ( Mak kararlarına göre kanuni taşıma yöntemi olarak belirlenmiştir.) olacaktır. Bu durumu sadece domuz avı olarak algılamamak gerekir. Erken sezonda 'TOZ' tüm avlar için geçerli bir durumdur. 

Bunun yanı sıra sezona başlamadan kullanacağınız fişeklerin tek tek kontrol edilmesi de gerekmektedir. Özellikle fişeklerinizi fişeklikte ya da rutubetli iken kaldırdıysanız sorun yaşamaya davet çıkardınız demektir. 

Rutubet almış bir fişek; 

A) Kötü patlayabilir. Avınız kaçar 

 Çakabilir. Avınız yine kaçar 

C) Fişek yatağında sıkışabilir. İlk atışta vuramadığınız bir hayvana ikinci atış şansınız olmaz ( domuz yaralarsanız ve üstünüze şarj ederse sonuçları tahmininizden çok daha kötü olabilir. )

D) Parçalanıp namluyu tıkayabilir ve zarar verebilir. 

E) Bakır yüzük , fişek ağzını açacak basıncı sağlayacak kadar basınca dayanamayabilir ve fişek yatağında fişeğin tersten patlamasına neden olabilir ki bu da tüfeğinizin patlamasına bile neden olabilir. 

F) Tabanı içe ve ya dışa doğru bel verebilir. 

Tüm bunlardan kaçınmanın yolu iyi bir kontrol ve dikkatli davranmaktır. Özellikle ava çıkarken fişeklerinizi kontrol etmeyi ihmal etmemenizi ve bakır kısmı paslı , yeşermiş fişekleri özellikle kuru ve kalın bir bezle ( BRANDA GİBİ ) silmenizi ve korozyonun ne kadar derine işlediğini kontrol etmenizi tavsiye ederim. Bunlar dışında fişekleri düz bir satıha ( Camlı bir sehpa olabilir) koyarak özellikle dip kısmının içe ya da dışa doğru bel verip vermediğini kontrol etmelisiniz. İçe doğru bel vermiş fişekler , iğneden yeterli darbe almayıp patlamama ; dışa doğru dönük olanlar ise mekanizma üstüne kapanırken patlama riski taşırlar.