16 Mayıs 2011 Pazartesi

ÇULLUK AVI

Havaların soğumaya başlamasıyla çulluk, Kuzey Avrupa ülkelerinden, Rusya’dan ve Balkanlar’dan yurdumuza doğru göçe başlar. Çulluğun ilk görüldüğü günler ekim ortalarına rastlar, ama asıl kuş, ekim sonu ile kasım ayı içinde önce Trakya ve Karadeniz’in kıyılarına yakın yerlerde kendini gösterir.
Çulluk daha sonraları Güney bölgelere doğru inmeye başlar. Eğer çulluğun ilk geldiği dönemler kuzey sahilleri yağışlı ve sert olmazsa kuşlar uzun zaman bölgede kalabilir. Aksi takdirde çok çabuk Güneye göç ederler. Bunun da nedeni çulluğun solucan ve böcekleri nemli toprakta aramasıdır. İç Anadolu’da çulluk pek fazla rağbet edilen ve bilinen bir av olmamakla beraber, kışın çok soğuklarda nehirlerin dar vadilerden geçtiği alanlarda nehir kenarlarında bol miktarda çulluğa rastlamak mümkündür. Hatta köpek dahi kullanmadan zevkli bir çulluk avı yapabilirsiniz.
TÜFEK
Çulluk avında tavsiye edilecek tüfek, 12 kalibre olarak 60-65 cm. namlulu 4/4 (silindir/silindir) veya 4/3 (silindir/modified) şokludur.
FİŞEK
Fişek olarak her iki kalibre için de 8-9 numara, saçma ağırlığı olarak 20 kalibre için 25-28 gr. arası, 12 kalibre için 32-36 gr. arası tercih edilmelidir. Namludan çıkar çıkmaz dağılan fişekler  tercih edilir. Ancak ikinci namluya daha uzun menzilli bir fişek koymakta fayda vardır.
KIYAFET
Çulluk avı genellikle sık meşelik ve ormanda yapıldığı için giyiminizde oranj veya dikkat çekici renkli elbiseler olmasına özen gösteriniz. Çulluk avında çulluktan gizlenmeniz gerekmediği için kesinlikle kamufle kıyafet kullanmayınız. Kendi ve arkadaşlarınızın emniyeti için sadece kuşu değil kuşun arkasını da görmeye çalışın. Çulluk avı sabah ve akşam bekleri haricinde yürüyüş avı olduğu için sıkı giyinmeye gerek yoktur. Ancak ayağınızda tercihen kaliteli bir lastik çizme, üstünüzde sırt cebi olan bir avcı yeleği, çünkü ormanda çullukları kuş askılığında taşıyamazsınız ve yanınızda her zaman taşınabilir bir yağmurluk bulundurmalısınız.
KÖPEK
Çulluk avını köpeksiz yapmak çok zordur. Eğer çulluk avına merak saracaksanız mutlaka çok iyi cins bir av köpeği sahibi olmanız gerekir. Öncelikle tavsiye edilebilecek ırklar Kurzhaar ve İngiliz Setteri’dir. Drahthaar çok sert olması ve pointer ise kışın çabuk üşümesi ayrıca sık çalı ve dikene girmeye diğerleri kadar gönüllü olmaması nedeniyle bu avlara diğerleri kadar uygun değildirler.

KAZ AVI

Kaz avı için iki ana yöntem vardır.
1- Güme avı
2- Çevirerek yaklaşma avı
GÜME AVI
Güme avının inceliği, gümeyi kazların geçiş yoluna en yakın yere yapmaktır. Bu da kazları günlerce önceden gözlemlemekle olur. Bu iş için ya en azından bir gün önce av merasına gidip tespit yapmak ve gümeyi kazarak hazırlamak, ya da bu işin ehli bir köylü veya o civarın avcısı ile işi koordine edip, av sabahı doğrudan hazır gümeye gitmektir. Kaz avında güme, kazın yaylım yaptığı tarlalarda çukur kazmak suretiyle olur. Göğüs hizasında kazılan çukur, daha sonra çevreye uyum sağlayan ot, saman, kamuflaj ağlar vasıtası ile örtülür. Kar, söz konusu olduğunda kamuflaj için yatak çarşafımızı da kullanmamız gerekebilir. Dikkat etmeniz gereken önemli noktalardan birkaçı  ise; çukurdan çıkardığımız toprağı kesinlikle gümenin etrafında bırakmamak ve etrafa iyice dağıtmak. Eğer aracınızla gümenin yanına kadar gelmiş iseniz, ava başlamadan önce gümeye uzak bir yere park edin ve tekerlek izlerini yok edin. Sonuçta kaz avını kışın, soğuk ve ıslak bir ortamda yapma zorunluluğu olduğu için, gümenizin içini yanınızda getireceğiniz tahta parçaları ile kaplayın. Aksi takdirde bütün gün çamur kaplı daracık bir yerde beklemek pek keyifli olmayacaktır. Güme kazmak herkesin kolayca yapabileceği bir iş değildir. Bu nedenle av yapacağınız meraya birkaç gün önceden gidip o civarın köylülerine bu işi kolayca yaptırabilirsiniz. Zaten büyük bir ihtimalle onlar güme kazmaya alışıktır.
Kaz avında kıyafet çok önemlidir. Bütün gün hareketsiz kalacağınız için çok sağlam giyinmelisiniz. Özellikle el ve ayaklarınız çok üşüyecektir. Sadece lastik çizme sizi korumaz. Termal özellikli botları ve çorapları giymenizi tavsiye ederim. Ayrıca en dış kıyafetiniz çevre örtüye uygun kamuflaj veya aynı ton renklerde olmalıdır. Üzerinizde ve etrafınızda yansıma yapabilecek her türlü cam, krom veya parlak plastik malzemelerden kaçınmalısınız.
Kaz avında uzun mesafeli atışlar söz konusu olduğundan tüfeğinizin kalibresi 12, namlu boyu 71 veya 76 cm. olmalıdır. 12 kalibrede 71 ve 76 cm. namlu dışında özel olarak 81 cm. namlu yaptırabilirseniz, daha iyi sonuç alırsınız. 81 cm. üzerindeki namlunun yapılan testler sonucu önemi olmadığı ispatlanmıştır. Tüfeğinizin şokları tam şok ve yarım şok (ful şok/improved modified), kullanacağınız fişekler 34-40 gr. arası 3-4 numara olmalıdır. Eğer tüfeğiniz magnum fişek atmaya uygun ise 50 gr.’lık magnum fişekler kaz avında en iyi neticeyi verir.
Gümede kazı beklerken yine ördek avında olduğu gibi kesinlikle hareket etmeyin ve gözlerinizi dikerek avı seyretmeyin. Avın iyice yaklaşmasını bekledikten sonra aniden ayağa kalkarak atış ederseniz, avı şaşırtmış olursunuz ve böylece kazın sürati en aza inmiş. Kaz ağır cüssesine rağmen çok hızlı uçan bir kuştur. Kaz birkaç yüz metre üstümüzde uçarken, daha yakında örneğin 50-60 metre yüksekten uçan ördek size kazdan daha hızlı uçuyor gibi gelebilir.
ÇEVİREREK YAKLAŞMA AVI
Diğer bir av şekli ise arazide yemlenen kaz sürüsünü tespit edip, atış menziline kadar yaklaşıp ateş etmek şeklindedir. Burada önemli nokta rüzgârı karşınıza alarak yaklaşmak için alçak sürünmeyi kolaylaştıracak ve sizin geç farkedilmenizi sağlayacak arazi tarafını seçmenizdir. Duran kazlara atış etmek yerine henüz havalanırken atışa başlarsanız ve sürü içinde tek tek nişan alarak atış yaparsanız sonuç kesinlikle daha iyi olur. İsterse binlerce kaz olsun karambole atış yaptığınız takdirde hiçbir tane dahi vuramayabilirsiniz.
Yivli tüfekle kuş avlamanın yasak olduğunu kesinlikle aklınızdan çıkarmayın.
Çok kuru havalar haricinde kuş avına iki çekerli araçla gitmeyin. Aracınız arazi aracı dahi olmuş olsa mutlaka sağlam hatta çift çekme halatı, kürek, yedek benzin ve patinaj levhaları bulundurun. Ördek avı için belirtmiş olduğumuz teçhizat aynen kaz avı için de geçerlidir. Alkol ilk dakikalarda sizi ısıtsa da daha sonra daha çok üşümenize neden olacaktır. Çok soğuk havalarda uyuşup donmanıza dahi neden olabilir. Alkol yerine sıcak çay veya kahve sizi daha iyi ısıtır. Güme avı için plastik veya karton mühre ve kaz düdüğü mutlaka gereklidir. Kaz düdüğünü bilen bir avcıdan kullanmasını öğrenmeniz gerekir, aksi halde kazları çağıracağınıza, uzaklaştırabilirsiniz. En etkilisi teyp olmakla beraber, teyp kullanmanın tüm avlarda tamamen yasak olduğunu unutmayın


KEKLİK AVI

Ülkemizde yaygın olarak bulunan kınalı keklik avı, yerden havalanan av kuşları içinde avı hemen hemen en zevkli olanıdır. Kalkışı sırasında kısa kanatlarını çok sert vurarak havalanması, çok uzaklardan kalkışı ve süzülerek uçması gece avcıların rüyalarını süsler. Hatta kalkış sesini hatırlayarak uykudan sıçrayarak uyanan avcı sayısı pek çoktur.
Keklik yerli av kuşudur. Kayalık ve sarp arazileri kendisine mekân tutar. Mevsimlere göre arazinin değişik yönlerinde bulunabilir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da kışın sert geçtiği yerlerde 80-100 km. mesafeli göçler yapabilir. Dolayısıyla ile keklik avcılığında birinci prensip, öncelikle o yörede hayvanın bulunup bulunmadığını tespit etmektir.  Var  ise, şimdi dikkat etmemiz gereken iki önemli faktör vardır. 1- Mevsim
2- Yayılacağı arazinin bitki örtüsü ve su imkânıdır.
Mevsim faktörünü gözönüne alırsak hayvan, soğuk günlerde arazinin Güney kısımlarında, sıcak günlerde su başlarında ve yüksek kayalık alanlarda bulunur. Bu mantık çerçevesinde ekim ayında arazinin her yönünde anızlarda yayılan keklik, aralık ayında arazinin güneyinde ve tohumun yeni atıldığı (herg) tarlalarda bulunabilir. Dolayısıyla avcılar arasında yaygın bir deyiş olan “Hayvan gibi düşünemeyen hayvan avlayamaz.” sözünü hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedir. Hayvan hava şartları sıcaksa serine, aşırı soğuksa sıcak bölgelere sığınmaktadır. Sonbaharda su ihtiyacı kış aylarına göre daha çok olacağı için su başlarını tercih etmesi iç güdülerinin tabii sonucudur. Keklik günde en az iki kere yaylıma çıkar. İlki günün ilk ışıklarıyla başlar, diğeri gün batımı öncesidir. Bunlardan çıkaracağımız sonuç günün hangi saatinde hayvanın nerede olabileceğini bilmektir.
Yurdumuzda keklik avı köpekli veya köpeksiz yapılabilir.
Keklik geceyi hemen hemen arazinin en yüksek noktasında geçirir. Havanın soğuk ve rüzgârlı veya yağışlı olması halinde dere yataklarını veya yoğun kayalıkları tercih eder. Dolayısıyla av sırasında tabiat şartları titizlikle gözlenmeli ve yukarıaki bilgiler çerçevesinde avlanılmalıdır.
15 veya 20 adet civarındaki sayılar içinde sürüler halinde yaşayan keklik alaylarına “Bozulmamış alay” tabir edilir. Av sahasına giren avcının ilk işi kalkan keklik alayının sayısını öğrenmek olmalıdır.  Vuruş yapsa da avını yerden  almadan önce kekliklerin gittiği istikameti ve sayılarını belleğine kazımalıdır. Avına, keklik sürüsünün  gidiş istikametinde devam eden avcı, ilk seferde 15 keklik kalktığını ve bunlardan birini avladığı bildiği için önün de minimum 14 keklik olduğunu da bu suretle bilecektir.
Örneğin; 10-15 dakikalık bir kovalamacadan sonra atış menzilinin dışından 9 keklik kalksa yine o civarda 5 adet “pıskın” keklik olduğunu ancak bu suretle hesaplayabilecek ve bu yöntem sayesinde her an bir keklik kalkacağını hesap ederek atışa hazırlıklı olabilecektir.
Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da vurduğu kekliğin düştüğü yeri belleğine o anda kazımasıdır. Her hangi bir yanlışlığa mahal vermemek için atış yaptığı noktadan hareket etmeden önce o noktaya şapkasını bırakması avcı için bir avantajdır. Vurduğu kekliği bulamadığı takdirde ilk atış noktasına dönmek suretiyle atış anını tekrar doğru olarak hatırlama imkânına kavuşmuş olur. Kekliğin tahminen düştüğü noktadaki tüy kalıntıları bizim için önemli bir izdir. Yaralı keklik büyük bir çoğunlukla arazinin yapısına göre aşağılara doğru kayar ve önüne ilk çıkan sık bir çalılığa veya kaya dibine girer.
Kınalı keklik, avcının önündan ilk kalktığı zaman çoğunlukla arazinin inişine doğru uçsa da bir süre sonra yine yürüyerek tekrar bulunduğu arazinin tepe noktalarına çıkacaktır. Bu onun tabii davranışıdır. Buna “keklik tarıyor” şeklinde tabir edilir.
15-20 adetlik bir keklik alayı avlanmak suretiyle dağıtılsa bile aradan geçen yarım saatlik bir sessizlik sonunda dağılan hayvanların öterek birbirini çağırmak suretiyle tekrar bir araya geldiği görülür. Dolayısıyla keklikleri kaybeden bir avcı bir müddet sessizliğini korursa toplanmak için öten kekliklerin seslerinden onların nerede olduğunu yeniden kolayca bulabilir.
TÜFEK SEÇİMİ
Keklik avı için önerilen ideal tüfek 12 kalibredir. Bu çifte, süperpoze veya yarım otomatik bir silah olabilir. Tercih edilen namlu uzunluğu 68-71 cm.’dir. Çok şoklu bir silah kullanıldığı zaman avın açıldığı ilk ayda (Ekim) 1/2 şoku tercih etmemiz gerekirken Aralık ayında tam şoklu bir silah, keklik avının amacına daha uygundur. Bundan amaç avın açıldığı ilk zamanlarda hayvanın yakından kalkacağı, daha sonraları ise yılgın ve güçlü olacağı varsayımından yola çıkarak yapılan bir tercihtir. Bu tercih avcının zaman içinde edindiği tecrübeler doğrultusunda değişkenlik gösterebilir. Bu konuda tek bir doğru yoktur.
FİŞEK
Keklik için tercih edilen fişek numarası 7’dir. Yakın mesafelerdeki atışlarda 10 numara saçma aynı işlevi görecektir. Saçma numarası küçüldükçe dezavantajın yaşanacağı bilinmelidir. 32-36 gr. dolular bu av için yeterlidir.
KIYAFET
Kınalı keklik avında iyi bir yürüyüş botu işin en önemli parçasıdır. Bu avda avcı yürüyebildiği kadar şanslıdır. Bu ava denenmemiş bir ayakkabı ile asla başlanmamalıdır. Fişekliğin tercihen belde taşınması önerilir. Vücudun üst kısmını kapsayan bölgelerde silah kullanma sırasında takılmalara sebebiyet verecek giysilerden kaçınılması gerekmektedir. Yürüyüş temposunun hızlı olacağı gerçeğinden yola çıkarak terlemelere karşı pamuklu giysiler tercih edilmelidir. Soğuk havalarda vücudun üst kısmı için yünlüler uygundur. İnce bir yağmurluğun bel çantasında taşınmasında fayda vardır. Kullanılan şapkanın kulaklıkları av boyunca kapatılmamalıdır.



ÖRDEK AVI

Ördek avını meskûn mahallerden uzak her türlü göl, gölet, deniz, su kanalları, su birikintileri, sazlık alanlarda yapmak mümkündür. Ağır kış şartlarında ördek meskûn mahallere daha çok yaklaşabilir. Önemli olan önce ördek avını nerede rahatça yapabileceğinizi tespit etmektir. Özellikle, sabah ve akşam avları için ördeklerin göl-kara-göl güzergâhında yakın geçtikleri noktaları bulmak ve oralarda beklemek, gündüzleri ise, sazlıklar arasında bot veya kasık çizmesi ile dolaşarak parlama avı yani ördeğe sessizce yaklaşıp daha sonra havalandığında ateş etmek, veya mühre denilen plastik ördeklerden gölün içinde açık alanlara belli bir düzen dahilinde dizerek yukarıdan geçen ördeklerin ilgisini çekmek suretiyle yapılır.
Mühre avında gizlenmek için etraftaki sazlıklar veya kamuflaj ağlar kullanılır. Ayrıca ördek düdüğü kullanmak daha fazla çekicilik sağlar.
Ördek avı için tavsiye edilecek tüfek çeşitleri yarı otomatik veya süperpoze olup 71 veya 76 cm. namlulu olması gerekir. Ancak parlama avı için daha kısa namlulu açık şoklu tüfek kullanılabilir. 12 kalibre yarı otomatik tüfek kullanacaksanız ful şok takmanız gerekir. Süperpozeyi tercih etseniz de yine şoklar full-full / full-mod. olmalıdır.
12 kalibre için de tavsiye edilen fişek ise, parlama avında 32-36 gr. 5-7 no. fişek mühre avında 32-36 gr. 6-7 no. fişek, geçit avlarında 3-5 no. fişektir. Fişeğin gramajını artırmak saçma adedini artırarak bir avantaj olarak görünüyorsa da fişeği hantallaştırmaktadır. Yani fişeğin sürati azalmaktadır. Bence düşük saçma gramajlı ancak barut hakkı fazla olan fişek yüksek geçen ördekte daha iyi netice verir. Hatta Kettner firmasının özel ördek fişekleri 24 gr.dır. Ördeğin, bıldırcın ve çulluk gibi kuşlara nazaran çok hızlı bir hayvan olduğu, vücudunun yağ ve kalın tüy tabakasıyla kaplı olması ördeğe diğer kuşlara nazaran daha dayanıklılık sağlamaktadır. Düşük süratli saçma ördeğe tam olarak işlememektedir.
Ördek avı, kış aylarında olması nedeniyle kalın ve özel giyim gerektirir. Öncelikle içimize yün fanila ve uzun kilot giymelisiniz. Havanın durumuna göre muhtelif kazak ve gömleklerin üstüne av yeleğinizi ve en üste tercihan kamuflaj veya saz rengi parka, altınıza normal pantalon veya su geçirmez özel pantalon giymelisiniz. Çizmeniz yüksek konçlu ve kaliteli kauçuktan olmalı, eğer yürüyüş avı değil de bekleme avı yapıyorsanız veya sandal içindeyseniz, çizmeleriniz en aşağı bir hatta iki numara büyük olmalı ki fazlaca yün çorap giyilebilsin ve arada hava boşluğu kalsın. Ancak günümüzde ayağı sıcak tutmak için bir çok değişik, özel malzemelerden imal edilmiş çoraplar, içlikler ve -40?C’ye kadar dayanıklı botlar mevcuttur. Tabii tüm bu tür malzemeler size ekstra maddi külfet getirecektir.
Ördek avı ve kaz avı en çok teçhizat gerektiren avlardır. Tüm giyiminize ilave olarak av çantanızda mutlaka yedek çorap, pantolan ve eldiven bulundurunuz. Herhangi bir suya düşme veya ıslanma hallerinde hayatımız bu yedek malzemeye bağlıdır. Hiç kimse arkadaşının yedek malzemesine bel bağlamamalıdır. Av bıçağınızın dışında el feneri, düdük, pusula, 5-6 metre sağlam bir ip, küçük bir şişe içinde ispirto, kuş askısı, ördek düdüğü, çakmak ve kış avlarında her zaman küçük bir baltayı av çantanızda bulundurmanızda fayda vardır. Burada önemli olan nokta beklenmedik bir soğuk hava veya ıslanma durumunda ateş yakmayı sağlamaktır. Ördek avlarında yine yanımızda birden fazla yün bere ve şapka bulundurunuz. Hatta çok soğuk havalar için sadece gözleri açıkta bırakan yün berelerden taşıyınız. Çok kalın deri eldivenler yerine 2-3 adet ince yün eldiven taşırsanız, daha rahat atış yapar ıslandıkça kuru eldiven kullanırsınız.
Ördek, sürati 100 km’yi geçebilen bir kuştur. Parlama ve mühre avlarında ördeğin tam üstüne atış yapmanız yeterlidir. Geçit yapan bir ördeğe atış yapacaksanız, size olan uzaklığı gözönüne alarak makul bir önleme vermeniz şarttır.
Diğer bir nokta da atış sırasında heyecan yapmadan ördeğin iyice yaklaşmasını beklemek ki bu da ördeğin cinsini seçecek veya renklerini görecek kadar yaklaşmasıdır. Siyah olarak gördüğünüz her kuş en aşağı sizden 60-70 metre uzaktadır.
Ördek size yaklaşana kadar kesinlikle hareket etmeyin ve gözlerinizi ördeğe dikerek seyretmeyin. Çünkü gözleriniz ördek tarafından yansıtıcı ayna gibi görülecektir.
Hiçbir zaman buz tutmuş göl üzerinde yürümeye kalkışmayın. Çok soğuk kış şartlarında ördek kendini buz tutmamış neresini bulursa, oraya atar. Bu durumlarda ördeğin gidebileceği çok fazla adres olmadığı için bulması ve vurması kolaydır.




TAVŞAN AVI

Tavşana genellikle keklik meralarında rastlar, ya köpeğimizin fermasında veya köpeğimiz yoksa attığımız taşla, çalıdan fırlatır avlarız. Özellikle tavşan avının da çeşitleri vardır. Belli başlı tavşan avı çeşitlerini de şöyle sıralayabiliriz:
1. Ferma köpeğiyle arama avı
2. Kopoyla tavşan avı
3. Tazıyla tavşan avı
4. Bek avı veya önezi avı
5. Tarama avı
6. İz avı
Ferma köpeklerle yapılan zevkli bir avdır. Yukarda belirtildiği gibi genellikle keklik ve çil avı ile birlikte yapılır. Ancak sadece tavşan aranacaksa, hava şartları, bilhassa gecenin nasıl geçtiği, rüzgâr durumu gözönünde tutulur. Hava poyraz ve rüzgârlı ise, Güney yamaçlardaki dereciklerde, tabandan ziyade sırta yakın yerlerdeki fundalıklar, kuytu taşlıklar aranır. Lodos havalarda tavşanı Kuzey bölgelerinde tabana yakın oyuntular ve yarıntılar kenarında aramak mümkündür. Sakin ve kuru ayazlı geçen gecelerde tavşan sırtlarda herhangi bir yerde yataklanır.
Tavşan, köpeğin fermasında genellikle fazla sabredemez. Hele avcının da köpeğe yaklaşması üzerine fırlar. Tavşan fırlar fırlamaz köpek de çok zaman arkasından atılacağı için hemen ateş etmek tehlikelidir. Köpeği de vurmak veya yaralamak ihtimali vardır. Tavşanın zikzaklarını yapıp bir istikamete yönelmesini beklemek, 15-20 metre uzaklaştıktan sonra, tabiatıyla arazi yapısı müsait ise, atış yapmak uygundur.
Köpek olmadığı zamanlarda, çalılar taşlanır, ses çıkartılarak tavşanı ürküterek kaçması sağlanır. Arama avında yavaş hareket etmek, zaman zaman duraklamak faydalıdır. Tavşan, hizasına gelen avcıyı genellikle bir miktar geçirdikten sonra ters istikamete kaçmayı dener. Böyle hallerde tüfeği aniden omuzlayıp ateş etmede ufak bir dikkatsizlik, sağında veya solundaki arkadaşa saçma değdirmeye sebep olur. Bu sebeple çalı, dikenlik gibi, dibinde tavşan yatabileceği tahmin edilen yerlere, fırlayan tavşan ileri kaçacak şekilde yanaşmalıdır.
Kopoylar özellikle tavşan avı için yetiştirilen av köpekleridir. Polonya ve Balkan menşeli olan bu köpekler, yurdumuza tahminen 90-100 yıl önce getirilmişlerdir. Bu köpekler yerde iz sürerek, yani toprakta izle kalan avın kokusunu takip ederek, avı yatağında bulan kaldırıp kovalayan ve avcının önüne süren köpeklerdir. Yaban domuzu, geyik, karaca hatta çakal, tilki avlarında da kullanılırlar. Tavşana alıştırılan köpekler tavşanın izini bulur. Bu izi takiple yatağından tavşanı kaldırır ve kovar. Kopoyla tavşan avı da oldukça zevklidir. Sabahın erken saatinde köpekler meraya salınır. Bir tavşan izini bulan köpek kesik kesik fasılalı havlamaya başlar. Buna köpek “oynak izinde” denir. Havlamalar zaman zaman kesilir, zaman zaman duyulur. Köpek, izi doğrultusunda yatak izine doğru gider. Yatak izinde kopay daha sık ses verir ve tavşanı yatağından fırlatınca değişik bir tonda, adeta bir yerine taş yemişcesine bağırmaya başlar. Bunun için “tavşan vaveylayı kopardı” tabiri kullanılır. Tavşan peşinde aynı tonda ve aynı fasılalarla havlayarak takip eder. Tavşan da peşinden gelen kopaydan kurtulmak için yana ileriye uzun sıçrayışlar yapar. Hatta bazen köpeği geçirerek ters istikamete dönebilir. Böyle hallerde, köpeğin sesi bir ara kesilir, oynak izinde gibi kesik kesik aralıklı havlar. Bu arada izi kaybettiği yerde daireler çizer veya eski izi bularak iz tazeler. Tavşanın izini tekrar bulunca yine takibe koyulur ve aralıksız havlamaları devam eder. Kopoyla tavşan avında çok zaman, köpekleri bir yardımcı zincirleriyle götürür ve  vadilerde yamaçların dibinde bırakırlar, avcılar ise sırtı takip ederler. Tavşanı bulup kaldıran köpek vaveylayı basınca avcılar sırtta tavşanın geçeceği münasip geçitleri tutar ve geçen tavşana atış yaparlar. Kalkan tavşan vurulamazsa veya tüfek atılamazsa, köpek tavşanı kovar ve tavşan bir daire çizerek ilk kalktığı yerin yakınından geçer. Bu sebeple çok yakın ve süratli izleyen köpeklerin önündeki tavşan uzak mesafelere kaçar. Bu bakımdan kopoy avında ağır, fakat izi şaşmadan kovan köpek makbuldür. Böyle köpeğin önünde kaçan tavşan zaman zaman durur, gelen köpeğin sesini dinler, çok süratli kaçmaz ve daha yakın mesafeden döner. Bu sebeple tavşanı avlamak daha kolaylaşmış olur. Usta köpekler bazen tavşan izini saatlerce kovabilir. Bu arada pusan tavşanı tekrar bulup kaldırırlar. Tavşanı kovan köpekler tavşanın vurulduğu yere gelince seslerini keser, kan bulaşan yerleri koklarlar ve ekseri yatarak keyiften yuvarlanırlar. Hatta sabah ava çıkarken köpek yere yatıp yuvarlanırsa, o gün avın bereketli geçeceğine dair bir inanış da vardır. Bazı avcılar arasında tavşan vurulunca, tavşanın saatlerce kovup avcının önüne getiren kopoya tavşanın başını veya iç organlarından birini vermek böylece köpeği mükâfatlandırmak adettendir. Ancak bağırsaklarını vermemek gerekir. Çeşitli parazitler bu vesile ile köpeğe bulaşabilir.
Tazılar uzun bacaklı, narin yapılı çok süratli koşan ve kuvvetli bir çeneye sahip av köpekleridir. Genellikle tavşan gibi kaçan avları yakalamakta kullanılır. Tazılar daha ziyade düz alanlarda, az engebeli, ağaç ve çalı toplulukları bulunmayan arazilerde av yapabilirler. Yurdumuzda İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu’nun bir bölümü, Güney’de Çukurova ve civarında beslenir. Buralarda tazı avı yapılır. Tazıyla taşvan avına, iyi koşan atlarla gidilir. Aynı zamanda binicilik sporu da bu vesile ile yapılabilir.
Tavşanı kaldıran tazı, süratle tavşanı kovalar ve yakalar. Tavşan bu arada zikzaklar sert dönüşler yaparak kurtulmaya çalışır. Avcılar da kovan tazıyı atla takip ederler ve yakaladığı tavşanı alırlar. İran ve Orta Asya’da tazı avı çok gelişmiştir. Yurdumuzda yer yer iyi cins tazılara raslanmakta ise de yavaş yavaş saf kan tazı cinsleri yok olmaktadır. Tazı avına meraklı olanlar için güzel görünüşlü ve güzel güzel koşan tazılar büyük değer ifade eder.
Bu av türü sabahın erken saatleriyle, akşamın geç saatlerinde, tavşanların gelip geçtiği yerlerde beklemekle yapılan bir av şeklidir. Bek avında sonuç alabilmek için, tavşanların yatak ve oynak yerlerini, geçitlerini çok iyi tanımak ve bilmek gerekir. Bilhassa orman içindeki çayırlıklar, fundalık ve çalılarla çevrili alanlar ve ekili yerler, bağlar tavşanların yemlenmek için gittikleri yerlerdir. Önezi avında av süresi kısadır. Güneşin batışından alaca karanlık bastırasıya kadar iyice seçip beklediğimiz yerin yakınından bir tavşan geçerse avlamak mümkün olur. Sabahleyin de yatak yerlerine yakın geçitler ve patikalar beklenir. Bu süre de tan yerinin ağarmasından güneş doğuşuna kadar sürer. Sabah beki, akşam bekinden daha verimli olur. Zira , akşamları tavşanlar oldukça geç hareket ederler. Mıntıkayı iyi tanıyan, tavşanların yatak ve oynak yerlerini ve geçitlerini iyi bilen avcılar önezi avında başarılı olurlar.
En az 5-6 avcı olmalıdır. Ülkemizde daha ziyade sadece avcılar kol teşkil ederek tarama avı yaparlar. Bilhassa düz ve az engebeli arazilerde, tarım alanlarında verimli olur. Avcılar 20’şer adım mesafeyle sıralanır ve kol halinde ses çıkartarak, ağır ağır ilerler. Burada bilhassa aynı hizada gitmeye dikkat edilir.
Karlı havalarda tavşan izleri takip edilerek yapılan bir av türüdür. Bilhassa taze karda izleri bulmak kolaylaşır. İz avı da tecrübe ve bilgi ister. Oynak izlerini, yatak izini ayırdetmek tecrübe ister. Birçok tecrübeli avcı karda gördüğü bir tavşan izini kolayca takip eder ve yatağını eliyle koymuş gibi bulur. Kar fazla ise tavşanın yattığı yer daha kolay bulunabilir. Yumuşak karda tavşanın hareketi de zordur. Kara gömüldüğü için yavaş hareket eder. Ancak, karda yürürken meydana gelen kıtırtılı sesleri tavşan kolayca duyduğundan genellikle uzaktan fırlar. Karın yumuşak zamanında çalı diplerinde görülen yan yana iki sarımtrak delik, tavşanın (veya sansar gibi diğer bir hayvanın) teneffüs ederken meydana getirdiği izdir. Bu izler de tavşanı ele verir.
Tavşanın avında kullanılacak saçma numarası 4-5’tir. En iyi mesafesi de 25 m.’dir. 40 metreye kadar iyi bir isabet sağlanırsa da 40 m.’den sonra saçma hüzmesi çok dağılacağından isabet ihtimali azalır ve isabet edecek 1-2 saçma da tavşanı ancak yaralar. Yatakta tavşana ateş etmek de avcılığın etik anlayışına sığmaz. Her hayvana kaçma fırsatı verilmelidir.
Doğru kaçan tavşanın kulak istikametine, üstümüze gelen tavşanın ön ayakları hizasına atış yapılmalıdır. Yan geçen tavşana ateş ederken de önelem payı verilmelidir.
Her avda olduğu gibi tavşan avında da tavşanın çeşitli özellikleri bilindiği takdirde, avlakta arayıp bulmada ve avı vurmada başarı oranı artar.
Normal usullerle ve kanuni süreleri içinde avlandığı takdirde, yüksek üreme potansiyeline sahip bu hayvana bütün avlaklarımızda  bol bol rastlamak mümkün olacaktır.




15 Mayıs 2011 Pazar

DOMUZ AVI VE İNCELİKLERİ

Domuz , keskin duyulara sahip bir av hayvanı ve kuşkusuz avı en zor olan türlerden biridir. Diğer memeli av hayvanları gibi ürkek olmamasına rağmen çok dikkatli hareket ederler. 
Ancak görüş keskinliği ile ilgili tek gerçek doğal ortamında bulunan 3 boyutlu değişiklikleri fark edebilmesi ve görüş alanındaki hareketi ve parlamaları çok net algılayabilmesidir. Renk farklarına tepki göstermezler. 
Kısacası av sırasında tepeden tırnağa kamuflaj yada palyaço kıyafeti giymiş olmanız hareketlerinize dikkat ettiğiniz , ses çıkarmadığınız ve üzerinde ışık yansıtan bir materyal olmadığı sürece sorun olmayacaktır. Ancak tercihen hareket ederken fazla hışırdamayan kıyafetlerin tercih edilmesi yerinde olacaktır. Zira domuzun kulağı kumaşın birbirine sürtmesi ile oluşacak sesi çok uzaktan dahi duyabilecek kadar keskindir. 

Örneğin ; sürek avında domuzu gördünüz ve üzerinize doğru geliyor ... Arkanız boşluksa bir tepe kenarında iseniz biraz geri çekilerek tepe hattında görüşünüzü ufaltırsanız sizi farketmeyecektir ancak tepe hattında durmanız halinde domuz bunu farkeder ve değişiklikten dolayı daha şüpheci davranmaya başlar. Aynı şekilde domuz size doğru ve ya paralel hareket halinde ise yer değiştirmeniz gerekiyor. ( Eğer sizi beke bırakırlarken belirtildi ise . Aksi taktirde beklenmeyen kazalar söz konusu olabilir. ) Domuz hareket ettiği sürece siz de mümkün olduğunca sessiz olmak kaydı ile hareket edebilirsiniz . Yürürken çıkardığı ses sizin sesinizi saklayacaktır. 

Bunlar dışında özellikle dikkat edilmesi gereken şeylerden biri de kokudur. Av giysilerinizin özellikle parfüm, ( bu , deterjan içindeki katkılar da olabilir) nikotin , alkol gibi kokuları taşımamasına özen göstermek gerekmektedir. 

Amerikalılar ozellikle büyük avlar için 
1)Kıyafetlerin doğal malzemelerle yıkanmasını 
2)Diğer giysilerden ayrı olarak hava almayan bir çanta ve ya poşette av yaptığınız ortamdaki bitkilerle ( ağaç dalları ve yapraklar gibi ) saklanmasını 
3) Av giysileri ile seyahat etmek yerine avlaklarda giyilmesini tavsiye etmektedirler. 
Bu tavsiyeler kısmen de olsa sürek avları için geçerli olabilir. Ancak , gece beklerinde ise gerçekten geçerli tavsiyelerdir. Bu konuda ayrıca gece beki kısmında bilgiler vereceğiz. 

Gece Beki 

Gece Bekleri....Gece Beki gece yapılır gibi stand up vari bir giriş yapmak geçti içimden açıkçası... Ama ülkemizde yalnızca domuz avı için geçerli olan bu av şekli, domuz avının hiç kuşkusuz en meşakkatli , en sabır isteyen yöntemlerinden biridir. Sanırım bu yönü ile de biraz saygıyı hak ediyor .. Aslında bek avı domuzun hareket anında olduğu her an yapılabilir... Akşamları gün kavuşmasına yakın başlayıp güneş bir iki boy yükselene kadar devam edebilir.... 

Gece bekinde nelere dikkat edilmelidir ? 

1) Doğru yerin belirlenmesi : domuz güneş battığı andan itibaren yatağından(!) kalkarak, bir gecede yaklaşık 20-30 km alanı dolaşarak bütün gece yayılıma çıkar... Genelde rahatsız edilmediği sürece aynı alanları yatak olarak kullanır ve hava koşullarına göre belirli zamanlarda yatak değiştirir. Genelde dinlenmek amacı ile rahatsız edilmeyeceği rüzgardan korunan ve sabah güneşini gören sıklıkları tercih eder. Bu alanlara giriş çıkışlar içinde kullandığı birden fazla patikası vardır. Gece bekleri için bu giriş çıkış patikalarını bulmak , ormandan çıkış noktaları ve tarla girişlerinde beklemek gece bekinde avı duyma ve görme şansınızı arttıracaktır. Vurma demiyorum daha doğrusu diyemiyorum çünkü gece bekinde domuzun beklediğimiz yere gelmesi illâ vurabileceğimiz anlamına gelmez. İz keserek kullandığı yolları bulmak tarla giriş çıkışlarını bulmak ancak şansımızı arttıracaktır. Gece bekinde garanti diye birşey yoktur. Hayvan burnunuzun dibine kadar gelebilir ve tüfek atamayabilirsiniz. 

İz keserken dikkat edilmesi gereken bir kaç nokta 

1) Domuz izi , keçi izine çok benzer , çok kolay da karıştırılır. Azılı izleri hariç aradaki farkı ancak tecrübe ile ayırmak mümkündür. Bilen birilerinden bu konuda yardım istemek en doğrusudur. Tabi muzip biri olmaması kaydı ile .... Keçi izini ( izin etrafında bol miktarda göreceğinize emin olabilirsiniz ) keçi dışkıları ile de belirleyip ayrımlamak mümkündür. Azılı , yani erkek domuzlarının arka ayaklarında bulunan mahmuzları çok kolay belli olur ve diğerlerinden ayırt edilebilir. 

2) İz keserken , özellikle güneş ışığının sert ve dik açılı olmadığı saatlerde yapmak , yaz sıcağında kurumuş beton gibi zeminde oluşmuş olan izleri gölgeler yardımı ile daha kolay ayırt etmenizi sağlayacaktır. 

3) Renk farklılıkları özellikle , sabah yapılan iz kesimlerinde yangın yolu ve yol-tarla kenarlarında yerinden oynamış taşlar, kaymış bir miktar toprak , domuzun giriş çıkış noktalarını belirlemenize yardımcı olacaktır. Yeni oluşmuş izler , henüz güneş görmediğinden çevresinden daha koyu renkli olacağından daha kolay ayırt edilebilir.... 

4) Renk farkı , izin aynı zamanda eski ya da yeni olmasını da belirlemektedir. Eski izler nispeten çevre koşullarının da etkisi ile silikleşir , sınırları yuvarlaklaşır. Üzerlerinde daha fazla çer çöp, ot bulunur. Yeni izler daha nettir ve çok az da olsa renk farkları vardır. Eğer bulduğunuz izler eski ise orada beklemeniz size şans eseri bir domuzun aynı yolu kullanması halinde bir işe yarayacaktır. Bulduğunuz yeri arada bir kontrol edin. Domuzun aynı yolu tekrar kullanması olası bir durumdur. 

Oturulacak yerin belirlenmesi.... 

Gece bekinde oturulacak yerin belirlenmesi iz kesmenin yani domuzun geliş tarafının belirlenmesinin yanı sıra çevre koşulları ve rüzgarın durumu ile de bağlantısı vardır. 

Domuz kendi çevresinde etçillerden sonra kuşkusuz en korkulan hayvanlardan biridir. Öyle ki bir azılının homurtusu bütün dağ sakini hayvanların paniklemesine neden olabilir. Ancak domuzun bu baş edilmez korkulması gereken , efe nâmı davranışlarına hiç bir şekilde yansımaz , aksine zifiri gece karanlığında ormandan çıkıp açık alanda dolaşmayı , yanılmayı sevmez... Bunu yaparken çok temkinli davranır. Açıklığa girmeden önce havayı koklar , dinler ve yabancı koku veya potansiyel bir tehlike araştırır. Domuzun gözü aslında burnu ve kulaklarıdır. Gece karanlığında gündüz hareket ettiği kadar rahattır. Açık alana çıktığında özellikle gölgeleri kullanmak gibi bir eğilimi vardır. 

1 ) Çevre koşulları.... Beklenen yerdeki bitki yapısına göre bölgeyi en rahat görebileceğiniz yeri seçmek gerekir. Örneğin ; sıralı dikilmiş ağaçlar , belirli bir paralelde tarlayı kesiyorsa , domuz bu ağaç dizisini takip edeceğinden ve ağaçların gölge kısımlarında , birinden diğerine çevik adımlarla geçerek yemleneceğine emin olabilirsiniz. Eğer bu dizilere dik oturursanız ; domuzu görme ihtimaliniz , ancak diziden diziye geçerken görme şansınız olabilir ki , o da önünde beklediğiniz diziden geçmesi halinde.... Burada yapılması gereken , ağaç dizilerine paralel oturmaktır. Tarlanın kenarına ya da içine oturmak , sizin bulduğunuz izlere ve domuzun tarlanın hangi kısmına yayılım gösterdiğine bağlı olacaktır. 

2 ) Rüzgar .... domuzun burnu ve kulakları gözüdür demiştik... Rüzgar da görmesinde en büyük yardımcısıdır. Oturacağınız yeri seçerken rüzgarın özellikle karşınızdan gelmesine dikkat etmelisiniz.. En azından üzerinizden domuzun tarla girişleri yönüne doğru olmayacak şekilde ayarlanmalıdır. Eğer böyle bir lüks yoksa rüzgardan korunan bir yer seçmeli ve kokunuzun taşınması minimuma indirilmelidir. Etraftan toplanarak önünüze yığacağınız çalılardan yapacağınız bir küme de kokunuzun direk ormana taşınmasını bir nebze engeller. Ancak deneyimler domuzun taze kırılmış veya kesilmiş dal kokusundan huzursuz olduğu ve daha temkinli hareket etmesine neden olduğunu göstermektedir. 

3 ) Ses.... kırsal kesimde ( şehir gürültüsünden uzak yerlerde özellikle ) gece ses duyma kapasitesi yükselir. Başka bir deyişle gece ses büyür. Kulağımız , gündüz hiç farketmediğimiz sesleri algılamaya başlar. Bunun nedenlerinden biri de görüş gücümüzün azalması ve beynin duyma algısını yükseltmesidir. Aynı zamanda koku algılamamız da gelişir. Bunun doğal sonucu olarak en küçük çıtırtının dahi olduğundan fazla ses çıkarması yanılsamasını getirir. ( Küçük bir kirpiyi domuz sanabilirsiniz . ) Bu noktada ses nereden ne şiddette gelirse gelsin boş bulunmamak asıl dikkat edilmemesi gereken durumdur. İrkilmeyi minimum' a indirmek (ki tepki vermemek zordur. ) gerekmektedir. İrkilme ne kadar az olursa sizin çıkaracağınız ses de o kadar az olacaktır. Sesin arkanızdan geldiğini farzedelim. Eee , domuz bu , ne yapacağı belli olmaz . Komşu tarlaya iner , arkanızdan gelir beklediğiniz tarlaya.... Dönmeniz gerekli mi ? aslında değil , eğer domuz direkt üstünüze doğru yürümüyorsa rüzgarın durumu da müsait ve ya domuz 2 bekin arasından çıkmayacaksa... Sonuç olarak önünüzdeki tarlaya girecek ve yayılım yapacak ve görüş alanınıza girecektir. ( ÖNEMLİ NOT: EĞER BİR TARLADA BİRDEN FAZLA KİŞİ OTURUYORSA ÖZELLİKLE ATIŞ ALANLARININ ÖNCEDEN KARARLAŞTIRILMASI VE NE OLURSA OLSUN BU KARARLARA UYGUN DAVRANILMASI GEREKMEKTEDİR. AKSİ TAKTİRDE İSTENMEYEN KAZALAR OLMASI KAÇINILMAZDIR. KUŞ AVINDA YİYECEĞİNİZ 4 NUMARA SAÇMA SİZİ ÖLDÜRMEYEBİLİR AMA TEK BİR ŞEVROTİN TANESİ 9mm TABANCA KURSUNUNDAN DAHA ÖLDÜRÜCÜ OLABİLİR.) 

Dönülmesi gerektiğinde yapılması gereken , domuzun hareket anında olduğu zamanı beklemektir. Domuzun kendi çıkardığı ses , sizin gürültünüzü bir nebze olsun perdeleyecektir. 

Saygılar - Alıntıdır


SÜREK AVI 

Hepimiz biliriz ki sürek avı , grup avıdır. Bu da koordinasyon ve uyum gerektirir. 

1) Sürek avında beklerin dizilmesi sırasında mutlaka sessiz olunmalıdır. Dağıtım sırasında sigara içmek ya da gürültü yapmak avınızı bozmaktan başka bir işe yaramaz. Hem kendi hem başkalarının zahmetlerini boşa çıkarmış olursunuz. 

2) Özellikle avcıları yerleştiren kaptan belirtilmediği sürece , sürek avında kafanıza göre yer değiştirilmez. Sağınızda solunuzda olanı bilmek , kimin nerede olduğunu bilmek , posta kurulurken sizden önce kalan avcıyı sonra kalan avcıyı görmek, nerede olduğunu bilmek bir zorunluluktur. Kaptan tarafından aksi belirtilmediği sürece bırakıldığınız yeri de terk etmemek gerekir. Sizi sol arkasında sanan bir başka arkadaşınız yürüyüp önüne geldiğinizi bilemez. Siz canınızdan olursunuz , o ise hata sizde olmasına rağmen ömür boyu vicdan azabı ile dünyada kalır. 

3) Kaptanın talimatları , kesin uyulması gereken kanun olarak kabul edilmeli ve uyarıları göz ardı edilmemelidir. Çünkü avı kuran odur ve size özellikle belirttiği şeyin mutlaka bir nedeni vardır. Örneğin ; size şuradan öteye tüfek atma dedi ise bunu o hizada ileri bırakacağı bir avcı olduğu için ya da o tarafta görüşünüz içerisinde olmayan ama atacağınız kurşunun gidebileceği ev-ağıl türü bir şey olabileceği içindir. 

4) Hiç bir şekilde hiç bir avda içki içilmemesi , ava içkili olarak katılmaması ve silah kullanılmaması gerekmektedir. İçki dikkat dağıttığı gibi umulmadık kazalara neden olabilir. ( Ayrıca kokusu da av şansınızı azaltacaktır . ) 

5) Domuz avında , ne giyilir ? Ne giyerseniz giyin , bu durum , hareket etmediğiniz sürece domuzun sizi görmesi gibi bir sorun teşkil etmez , ancak özellikle domuz avı gibi ormanlık sıklık arazilerdeki avlarda , mutlaka blaze (turuncu ) bir şapka ve ya yelek giymek yeri gelir hayatınızı kurtarır. Özellikle domuz avlarında yüksek menzilli yivli tüfeklerin kullanılabildiğini düşündüğümüzde tamamen kamuflaj giyinmiş bir avcının 150 metre mesafede bitki örtüsü içinde kaybolacağını ve görülmeyeceğini unutmamak gerekir. Oysa blaze bir şapka ile 300-400 metreden fark edilirsiniz. 

6) Sürek başlamış , köpekler domuzu katmış önüne üstünüze doğru geliyor. Domuz üzerinize gelirken döndü , bir sonraki bekin üzerine gitmeye başladı. Artık o domuz sizin değil , onun avıdır. Başkasının üzerine doğru giden domuza , tüfek atılmaz. Eğer aranızdan geçiyorsa kime daha yakınsa o tüfek atmalıdır. Eğer bir alay söz konusu ise ormandan çıkmadan tüfek atılması alayın dağılmasını sağlar ve birden fazla avcıya şans tanır. 

7) Sürek avlarında sabır , dikkat ve sessizlik en önemli öğelerden biridir. Köpekler bir domuzu kovalarken bir başka domuz sessiz sedasız dibinize kadar gelir ve hiç beklemediğiniz anda karşınıza dikilebilir hatta sürek bittikten sonra bile... 

Domuz süreğinde başka , eğer önceden belirtilmedi ise başka ava tüfek atılmaz.... Kurt genelde bu durumun dışında tutulmaktadır. Ancak Yurdumuzdaki kurt popülasyonunu da düşünürsek bu doğa harikası hayvanı vurmak , sizin vicdanınıza kalmış bir şeydir. 

9) Silah taşıma ve kullanma kuralları , uyulması gereken bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu taşımayan ya da farkında olmayan avcılarla ava gitmeyiniz. 

10) Tüfeğinize , daima dolu olduğu fikri ile yaklaşınız. Kimsenin silahını iznini almadan ve boş olduğu söylense bile kontrol etmeden kurcalamayın. Av kazalarının çoğu kazara patlayan silahlarla olmaktadır. 

11) Silahla şaka olmaz. Boş bile olsa asla hiç kimseye silah doğrultmayınız. 



Domuz Sezonuna Başlarken.....Genellemeler 

Aslında bu konu sürek avında dikkat edilmesi gerekenler kısmında da anlatılabilirdi. Ancak farklı olarak ele almak daha iyi olacak. 

Domuz sezonu başlarken , öncelikle silah bakımından söz etmek istiyorum biraz. Eminim birçok dostumuz silahlarını temizleyip yağladı ve dolabına kaldırdı. Ya da benim gibi elinin altında tutup bütün yaz gidemediği avları düşünüp , hayal kurdu... 

Şimdi ise bir silip , avlara katılmaya hazırlanıyor. Domuz avı özellikle bu sezonda tüfeğin aşırı toz yiyeceği avlardan biridir. Açık traktör römorkunda o toz bulutunun altında kalan dostlar ne demek istediğimi anlamıştır mutlaka.. Eğer tüfeğiniz yağlı kalırsa o toz bulutunun içerisinden geçerken yağa yapışan toz yüzünden tüfeğin yağlı kısımları çamur kaplanacaktır. Bu durum , ileride mekanizmanın atıştan sonra tutukluk yapmasından tutun , aşırı aşınmaya kadar birçok duruma sebebiyet verebileceği için tavsiyem ; silahın kuru bir bezle iyice silindikten sonra av yerine gidene kadar kılıfında tutulması ( Mak kararlarına göre kanuni taşıma yöntemi olarak belirlenmiştir.) olacaktır. Bu durumu sadece domuz avı olarak algılamamak gerekir. Erken sezonda 'TOZ' tüm avlar için geçerli bir durumdur. 

Bunun yanı sıra sezona başlamadan kullanacağınız fişeklerin tek tek kontrol edilmesi de gerekmektedir. Özellikle fişeklerinizi fişeklikte ya da rutubetli iken kaldırdıysanız sorun yaşamaya davet çıkardınız demektir. 

Rutubet almış bir fişek; 

A) Kötü patlayabilir. Avınız kaçar 

 Çakabilir. Avınız yine kaçar 

C) Fişek yatağında sıkışabilir. İlk atışta vuramadığınız bir hayvana ikinci atış şansınız olmaz ( domuz yaralarsanız ve üstünüze şarj ederse sonuçları tahmininizden çok daha kötü olabilir. )

D) Parçalanıp namluyu tıkayabilir ve zarar verebilir. 

E) Bakır yüzük , fişek ağzını açacak basıncı sağlayacak kadar basınca dayanamayabilir ve fişek yatağında fişeğin tersten patlamasına neden olabilir ki bu da tüfeğinizin patlamasına bile neden olabilir. 

F) Tabanı içe ve ya dışa doğru bel verebilir. 

Tüm bunlardan kaçınmanın yolu iyi bir kontrol ve dikkatli davranmaktır. Özellikle ava çıkarken fişeklerinizi kontrol etmeyi ihmal etmemenizi ve bakır kısmı paslı , yeşermiş fişekleri özellikle kuru ve kalın bir bezle ( BRANDA GİBİ ) silmenizi ve korozyonun ne kadar derine işlediğini kontrol etmenizi tavsiye ederim. Bunlar dışında fişekleri düz bir satıha ( Camlı bir sehpa olabilir) koyarak özellikle dip kısmının içe ya da dışa doğru bel verip vermediğini kontrol etmelisiniz. İçe doğru bel vermiş fişekler , iğneden yeterli darbe almayıp patlamama ; dışa doğru dönük olanlar ise mekanizma üstüne kapanırken patlama riski taşırlar.